Bu Blogda Ara

18 Nisan 2007

GÖKLERİN TAŞI: LAPİS LAZULİ

Göz kamaştırıcı rengiyle göklerin sembolü olarak kabul edilen Lapis lazuli, yüzyıllardır dünyanın en önemli taşlarından biri olma özelliğini koruyor. Mısır kralı Tutankamun'un mezarını süslüyor, vücuda temas ettiğinde ruh ve beden arasındaki dengeyi kuruyor.

Lapis lazuli bir süs taşı. Süs taşı deyimi, insanların taşları süs eşyası olarak kullandıkları zamandan bu yana bir ifade aracı olarak kullanılıyor. Kıymetli süs taşlarını yarı kıymetli taşlardan ayıran kesin bir tanımlama yok. Ancak yüzyıllardan bu yana sürüp gelen geleneğe göre, bildiğiniz gibi elmas, zümrüt, safir ve yakut kıymetli taşlar kategorisinde. Diğerleri ise yarı değerli taşlar...
Bütün taşların en önemli özellikleri güzellik, dayanıklılık ve nadirlik... Nadirlik taşlarda bulunması gereken en önemli özellik ve bazı taşların değerini tespit etmek için fiziksel karakterlerinden daha üstün tutulan bir unsur. Örneğin bir zamanlar ametist son derece kıymetli bir taş olarak biliniyormuş. Yavuz Sultan Selim'in tacında kullanılmış. Ne var ki, sonraki yıllarda Brezilya'da büyük rezervlerin bulunuşu bu taşın değerini aşağı çekmiş. Lapis de öyle...Afganistan'da çıkarıldığı dönemde değeri oldukça yüksekmiş ve değerli taş kategorisindeymiş. Ancak bulunduğu bölgeler çoğalınca yarı değerli taş kategorisine düşmüş.

Göklerin taşı
Gece taşı ya da gerçek taşı olarak da bilinen lapis lazuli renginden dolayı göklerin sembolü olarak kabul edilmiş. İsminin anlamı da "Göklerin taşı" zaten. Yarı değerli bir taş. Lacivertimsi, morumsu, koyu mavi bir renge sahip. Ancak rengin yoğunluğu çıkarıldığı bölgelere göre faklılık gösteriyor.
Lapis, yüzde beşi su olan bakırkarbonat. Doğadaki taşların arasında saf olmayan taşlardan biri. Lazurit ve diğer mavi minerallerin bileşimi. Buna rağmen yüzyıllardır dünyanın en önemli taşlarından biri olma özelliğini koruyor. Kristal yapısı birbirine dik ama farklı uzunlukta olan eksenlerden oluşuyor. Sertlik derecesi 3.5-4. Çoğunlukla malahitle birlikte bakır yataklarında bulunuyor. En çok Afganistan, Rusya, Urallar, Avusturalya, ABD Arizona ve Pensilvanya'da bulunuyor.
Taşlar tedavi yöntemi olarak kullanılmanın dışında zihinsel yetenekleri geliştirmek, ruhsal gelişime yardımcı olmak, pozitif enerjileri çekmek ve sezgileri güçlendirmek gibi birçok amaca da hizmet ediyor.
Lapis lazuli için söylenenler; zihinsel berraklığa ve derin düşünmeye yardımcı olduğu, ruh ve beden arasındaki dengeyi kurduğu yolunda. İçe yönelik derin ve sarsılmaz yoğunluğuyla geçmişin değerlendirilmesine ve bilinçaltının yeniden programlanmasına yardım ediyor. Meditasyon için de çok uygun bulunuyor, çünkü üçüncü gözü temizleyip dengelediği kulaktan kulağa yayılıyor. Böylece üçüncü göz daha incelmiş enerjileri alabiliyor, geçmişle olan duygusal bağları çözerek huzura kavuşturuyor.
Bazı fiziksel etkilerinin de var olduğu söyleniyor. Küçük çocukların solunum yolu hastalıklarından korunmasını sağlar, kemikleri kuvvetlendirir, troid bezlerini harekete geçirir, tansiyonu düzenler, fiziksel yetenekleri ve iletişim yeteneğini kuvvetlendirirmiş. Hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın, her gün kullanılması durumunda onu taşıyan kişi artık taşın gücüne alıştığı için etkisi azalabiliyor. Yani, çok sık kullanılmaması da tavsiye ediliyor.
Gelelim, lapis lazulinin metafiziksel ve psikolojik etkilerine... Dikkatli kullanılması gereken bir taş diyor işin uzmanları. Yaydığı enerji, hassas kişilerde baş dönmesine neden olabiliyor. Kararlı ve etkili enerjisiyle görmezden gelinen olayların dikkate alınmasını sağlıyor. Ruhun gerçeğe ulaşma arzusunu kuvvetlendiriyor. Akılcı olmayan düşünceleri netleştiriyor. Düşüncelere yoğunluk kazandırıyor. Küçük çocukları korkularından uzaklaştırıyor. Kaygıyı azaltıyor ve kişiye canlılık veriyor. Zihin açıklığı ve aydınlanma amacıyla da kullanılıyor.

Tarihte lapis lazuli
Çok eski medeniyetlerce de bilinen lapis lazuli, bir zamanlar Mısır kralı Tutankamun'un mezarını süslemiş. Eski Mısır'da en çok kullanı**** değerli taşmış zaten. Kralın maskesi ve tabutu sedir ağacı üzerine altın kaplanarak yapılmış. Tabutunda 111, maskesinde 11 kilogram altın var. Her ikisinde de altının yanında ağırlıklı olarak kullanı**** taş lapis lazuli.
Eski Mısır'a ve Hititler'e ilişkin sergilerde lapis lazuliden yapılmış çeşit çeşit nazar boncukları önemli yer tutuyor. Tutankamun'un British Museum ve Kahire Müzesi'nde sergilenen takıları arasında lapis lazuli taşından yapılmış olan şahaser nazar boncukları da var. Ne var ki bu boncuklar beklentilerin aksine, nazadan koruma işlevi görememiş ve firavun henüz 18 yaşındayken bir cinayete kurban gitmiş. Bu arada Avrupalılar bu boncuklara "Evil's eye" yani kem göz diyor.
Antik medeniyetleri kucakladığı sıralarda Anadolu, penis utancının olmadığı ve bu organın hayırlı olarak görüldüğü bir yermiş. Ancak bu inanışın benimsendiği tek yer Anadolu değil. Antik Yunanlılar ve Romalılar da onun uğuruna inanmışlar. Lapis lazuli taşını yontarak muskalar yapmışlar örneğin. Aileyi korusun diye evlerinin kapısına koymuşlar. Uğur getirsin diye çocuklarının boynuna nazarlık olarak asmışlar.
Roma döneminde de ender olarak kullanılmış lapis lazuli. Özellikle yüzüklerde... Örneklerin çoğu M.S. 2. ve 3. yüzyıllara ait. Bu taş için Pers ülkesi de olasılıkla bir kaynak bölgeymiş, ancak yalnızca Afganistan'da çıkarıldığı dönemde değerinin oldukça yüksek olduğu sanılıyor. Öte yandan Gılgamış Destanı'nın İngilizce çevirilerinin birinde ismi geçiyor. Belki de eskilerin bu taşa "seng-i lacivert" demelerinin temeli bu belgeye dayanıyor. Sümerler'e ait "savaş ve barış" ismiyle anı**** standardın çerçevesi ve figürler arasındaki boşluklar, bu taşla kakma tekniği kullanılarak doldurulmuş. Taşın Sümer'e Afganistan'dan getirildiği kuvvetle muhtemel sayılıyor.
Lapis Lazuli'nin hangi burcun taşı olduğu konusunda ise her kaynak başka bir şey söylüyor. Terazi, yay ve balık burçları ağırlıklı olarak kaynaklarda geçiyor. En iyisi burçları boşverip, lapis lazulili şık takıların keyfini çıkarmak belki de...

Hiç yorum yok: