Bu Blogda Ara

18 Nisan 2007

ANTİKÇAĞDA YÜZÜK ve YÜZÜK TAŞLARI

Yüzük, kişinin toplumdaki konumunun ve görevinin ispatı olup sadece o kişi tarafından taşınabilir ve kişisel ya da resmi mühür olarak kullanılırdı.
Her çağda ilgi çeken yüzük, kâh göz alıcı bir ışıltı olmuş ince narin parmaklarında kadının, kâh gücün, iktidarın ürpertici bir işareti olmuş zamanın en acımasız komutanlarıyla... Binlerce yıl geçmiş aradan, kadın erkek gözetmeksizin rengârenk bir aksesuar olmuş parmaklarda. Kimi zaman özgürlüğü ifade eden bir motifle çıkmış karşımıza, kimi zamansa sonsuza dek sürecek aşkların bağlılık yemini olarak...

Yüzükler, ilk zamanlarda bir güç göstergesi olarak kullanılmışsa da, değişen zamanla birlikte farklı anlamlara ve kullanım şekillerine sahip olmuş. Özellikle Roma Çağı’nda evlilik ve bağlılığın simgesi haline gelen yüzükler, sonradan süs eşyası olarak rağbet görmüş. Altının kuyumculukta yaygın olarak kullanılmasından önce demir ve bronzdan üretilen yüzükler, bazen sadece madenden yapılırken, bazen de başka malzemelerle birlikte kullanılarak görsel açıdan gösterişli hale getirilmişler ustaların hünerli ellerinde.

Eski çağlarda sadece krallar ve resmi görevliler gibi ayrıcalıklı insanların kullanabildiği yüzükler, gücün ve otoritenin bir göstergesi olarak kabul görmekteydi. Roma Devri’ne dek çok pahalı olan ve sadece toplumun üst tabakasının sahip olabildiği yüzük taşları bu devirden sonra ucuzlamış ve imparatorluğun yayılmasıyla, ele geçirilen yeni topraklardan yüzükleri süsleyecek taşlar getirtilmiş. Gelişen ekonomik şartlar ve yükselen refah seviyesi doğrultusunda artan mücevher kullanımıyla, her kesimden insan değişik kalite ve modeldeki taşlardan yapı**** takıları, özellikle de yüzükleri hem süs, hem de mühür olarak kullanmaya başlamış.Yüzük, kişinin toplumdaki konumunun ve görevinin ispatı olup sadece o kişi tarafından taşınabilir ve kişisel ya da resmi mühür olarak kullanılırdı. Kişisel mülkiyetin yanı sıra, resmi yetkileri ve izinleri göstermesi, yüzükleri ve yüzük taşlarını halk arasında çok popüler bir hale getirmiş. Balmumu ya da kil üzerine bastırılarak mülkiyet göstergesi veya güvence belgesi anlamına gelen yüzük taşları, özel ve resmi mektuplarda, belgelerde, para torbası ve çuval gibi nesnelerin mühürlenmesinde kullanılarak, mühürlenen eşyanın güvenliğini sağlamış. Yüzük taşlarıyla mühürlenmiş olan ve bugün müzelerimizi süsleyen rulolar, papirüsler ve kil tabletler yüzük taşlarıyla mühür basmanın ne kadar yaygın olarak kullanıldığını kanıtıdır.Bu amacın dışında kem gözlerden ve kötü olaylardan koruyucu muska olarak kullanı**** yüzük taşlarından başka, şifa getiren yüzük taşlarının da var olduğuna inanılırmış eski çağlarda.
İlk örnekleri basit halkalardan oluşan yüzükler, sabırlı ve özenli çalışmalar sonunda taş ve benzeri malzemelerle işlenmiş ve birbirinden zevkli takılar haline getirilmiş. Sade halka yüzüklerin yanı sıra, üst tarafı daha farklı genişletilen ya da süslenen yüzükler de üretilmiş antik çağ ustaları tarafından. Bu üste gelen ve genellikle taşla süslenerek ya da metalin farklı uygulanmasıyla dikkat çekici hale getirilen kısma yüzük kaşı denir. Yüzük kaşında kabartma, oyma, burgu, damga ya da motiflerden oluşan süslemeler de görülür. Ancak yüzük kaşının asıl işlevi, yüzük taşının (gem) içine yerleştirileceği montürü taşımaktır.
Antik çağlarda özellikle takılara hem estetik görüntü kazandırmak, hem de işlevsellik katmak için yerleştirilen, işlenmiş değerli ya da yarı değerli taş parçasına “Gem” denir. İnce kazıyıcı aletlerle işlenen bu taşlar, özellikle yüzüklere farklı bir görünüm sağlıyordu. Oyma (intaglio) ve kazıma (cameo) teknikleriyle süslenen bu taşlar, antik çağ sanatçıları tarafından kâh bir yüzüğün montüründe, kâh bir kolyenin ucunda sergilemişler ışıltılarını asırlara meydan okurcasına.
Altın ve yüzük taşı ustalarının yetenekli parmakları arasında bambaşka bir hal alan gösterişli taşlı yüzükler, hem taş çeşitleri, hem de taşlara işlenen resimlerle göz kamaştırıcı sanat eserleri olarak karşımıza çıkıyor aradan geçen asırlara karşın. Yüzüklerde en çok kullanı**** malzemeler arasında amber, beril, inci, kuvars, oniks, yeşim, turkuaz, akik, sardoniks, sard, granat, kaya kristali, kalsedon, lapis lazuli, hematit, cam ve ametist sayılabilir. Taşların renklerinden başka, elbette işlenmeye uygun olup olmaması da önemliydi yüzük taşı oymacılığında. Örneğin sardoniks, içindeki farklı renk katmanlarıyla özellikle kabartma işlerinde tercih edilen bir taştır. Bu taşla çalışılırken, taşa işlenen konu renklerin yardımıyla fondan kolayca ayrılırdı. Kolay işlenmesi bakımından Sard, antik çağ mühür sanatında en çok tercih edilen taşlardan biriydi. Yüzük taşı olarak yüzükleri süsleyen en renkli ve en ucuz malzeme kuşkusuz camdır. Cam yüzük taşları, hem rengârenk ışık oyunları yaratan yapısı gereği, hem de her yerde kolaylıkla bulunabilme özelliği nedeniyle çok rağbet görmüş yüzük yapımcıları arasında. Yüzüklerde cam kullanımının bir başka sebebi de, değerli taşların taklit edilmesinde kullanılabilmesi.
Yüzüklerde kullanı**** değerli taşların seçiminde batıl inançlar da yadsınmayacak derecede önemlidir. Antik çağlarda kimi taşların sakinleştirici, koruyucu, iyileştirici ve hatta büyüsel etkileri olduğuna inanılıyordu. Misile, ametistten yapılmış yüzüklerin ve diğer takıların, içkinin sarhoş edici etkisini azaltacağına inanılması nedeniyle içkili ortamlarda ametistli takıların tercih edilirdi. Taşların büyü amacıyla kullanılmasına özellikle Roma Devri’nde rastlanır. Bu dönemde hematit ve akik, büyü ve tılsımla ilgili takılarda sıkça kullanılmış meraklıları tarafından.
Yüzüklerin görüntüsünü zenginleştiren ve daha da göz alıcı bir hale getiren bu rengârenk yüzük taşlarının üzerine yapı**** süslemeler de ilgi çekicidir. Konular arasında günlük yaşamdan, dini inançlara ya da resmi motiflere dek pek çok kabartma ve kazımaya rastlamak mümkündür. Yüzük sahipleri sevdikleri kişilerin, hayvanların ya da kendilerini koruduğuna inandıkları tanrıların betimlerini yüzük taşlarında görmek istemişler. Kimi her şeyden üstün tuttuğu Zeus’un kabartmasının olduğu bir yüzüğü takarken, kimi de çok sevdiği babasının, atasının portresini kazıtmış yüzüğünün üzerine. Bu taşlar üzerinde bazen tanrıların, kahramanların, savaşçıların ya da imparatorların resimlerine, bazen de mitolojik konulu figürlere, hayvan betimlerine ya da kişisel portre ve sembollere yer verilmiş. Yüzük taşlarında görülen tanrı figürleri arasında Eros, Afrodit, Hermes, Athena ve Dionisos ilk akla gelenlerdir. Mitolojideki tanrılar, yüzüğü takan kişinin işine ya da statüsüne uygun olarak yüzük taşlarına kazınmıştır yüzük taşı oymacıları tarafından. Yüzük taşlarında görülen bir diğer konu da portrelerdir. Hellenistik Çağ ile başlayan bu moda, özellikle Roma İmparatorluğu zamanında doruk noktasına ulaşmış.
Bunlardan başka kuğu, aslan, kuş, kartal, koç ve geyik gibi hayvan figürleri de yüzük taşlarına yansıyan ve beğeni ile kullanı**** figürlerdendi. Herkül’ün sopası ve postu, tiyatro maskları, karışık mitolojik yaratıklar ve efsanelerden alınmış sahneler de yüzük taşlarına özellik katan konulardandır. Ayrıca o dönemde, nazardan koruduğuna inanı**** ve nazar boncuğu gibi kullanı**** Medusa başı da yüzük taşlarının koruyucu özelliğine iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Bizans Dönemi’ne gelindiğinde artık maddi zorlukların ve imkansızlıkların pençesinde gerileyen yüzük taşı oymacılığında, dini konular tercih edilirken; motiflerde haç ve monogramlara yer verilmiştir.
Yüzükleri süsleyen rengârenk taşların arasından günümüze ulaşan bu resimlerin gizli anlamlarını, büyüsel özelliklerini ya da hangi dertlere derman olduklarını tam olarak bilemiyoruz. Buna karşın bildiğimiz; şekli, rengi ve modeli ne olursa olsun antik yüzükler ışıltılarıyla, müzelerin ve sanat galerilerinin en özel vitrinlerinde ilham veriyor günümüz tasarımcılarına.

Hiç yorum yok: