Bu Blogda Ara

18 Nisan 2007

ANTİK ÇAĞDA BİLEZİKLER

Yaşadığı çağ ne olursa olsun hep daha güzel olmak isteyen kadın; en gözde takılardan olan bileziği sık sık kullanmış. Kimi zaman Pergeli asil bir kadın bileklerini süslemiş altın ve zümrüt bir bilezikle, kimi zaman da Kıbrıslı bir tanrıça, tanrısal ışıltı saçan bir bilezikle etkilemiş ölümlüleri, kadın erkek ayırt etmeden...

Anadolu tarihinde önemli bir yeri olan Çatalhöyük'te yapı**** kazılarda elde edilen taş bilezikler, bugün müzelerde günümüz insanıyla buluşuyor. Başlangıçta dinsel ve törensel anlamı olan takıların daha sonraları, süslenme ve kendini güzel gösterme amacıyla kullanılması sonucunda takılar değişik şekil ve malzemelerle yapılmış. İlk bilezikler daha çok deniz kabukları, kemik ve küçük taşlar gibi doğal malzemelerin dizilmesiyle elde edilmiş. Bu tip malzemelerden yapılmış bileziklerin çıkarttığı seslerin, ayinlere daha gizemli bir hava kattığını düşünür bazı araştırmacılar.
Anadolu'nun en eski merkezlerinden biri olan Alacahöyük'te, kral mezarlarında bulunan altın bilezikler M.Ö. 3. binde Anadolu'daki kuyumculuğun ulaştığı nokta hakkında bilgi verir. Hititler'den kalma duvar kabartmalardaki insan figürlerinin bileklerini süsleyen bileziklerdeki zenginlik dikkat çekicidir. Yüzleri birbirine dönük aslan başları ile süslenmiş bilezikler, Hititler'in severek kullandığı formlarından olmuş.
Anadolu kültürleri arasında maden sanatı ve kuyumculukta en başarılı olan toplum kuşkusuz Urartular. Urartular altın takıları törensel amaçla kullanırken, gümüş ve bronz takıları günlük yaşamda kullanmış. Urartu mezarlıklarında yapı**** arkeolojik kazılarda bileziğin hem kadınlar, hem de erkekler tarafından kullanıldığı ortaya çıkmış.
Orta-Batı Anadolu'da hüküm süren ve tuttuğu her şeyi altına dönüştüren Kral Midas'ın halkı Frigler'in yaptığı takılar da kuyumculuğun sırlarının, estetikle buluşmasının bir göstergesi gibi. Pers istilası sırasında Doğu ile Batı sanatını topraklarında harmanlayan Anadolu, bu dönemde aslan başları, hatta gövdeleriyle süslü ağır altın bileziklerle göz kamaştırmış, eski çağların usta kuyumcularının ellerinde. Camdan yapılmış bilezik halkaların altın aslan başı uçlarla süslendiği örneklere de bu dönemde rastlarız. Bilezik halkası olarak camın asaletli ışıltısının yanı sıra, ince teller de bilezik yapımında kullanılmış. Bu tip ince tellerden oluşan bileziklerde; cam, kalsedon ya da kuvars gibi malzemelerden yapı**** süslerle, bilezikler farklı ve daha göz alıcı bir hale getirilmişler; daha çok beğenilmek arzusuyla.
Batı Anadolu'da antik Yunan sanatının, yerli anlayışla yorumlanması sonucunda takılarda da değişiklikler gözlenmiş. Gerek motif ve figürlerin çeşitliliği, gerek bu çeşitliliği pekiştiren ayrıntılı ve ince işçiliğin toplumlar arasında yayılmasıyla Batı Anadolu, kuyumculuk konusunda estetiğin ve teknolojinin birleştiği bir yer olmuş. Bu dönemde daha eski devirlerin mirası olarak kabul edilen uçları hayvan başlı bileziklerin yanı sıra, M.Ö. 4. yüzyıldan sonra bileziklerde, granül tekniğiyle yapılmış süsler ve telkâri şeritler de görülür. Artık bilezikler tamamen süslenme amacıyla kullanılmış ve gösteriş ön plana çıkmış. Ancak bilezik yapımında ağır ve törensel bir gösteriş yerine, son derece ince işçilikli ve ayrıntılarla zenginleştirilmiş sanatsal bir anlayış tercih edilmiş. Bu dönemden itibaren bilezik halkalarında değişik malzemeler kullanılmaya başlanmış. Altın, gümüş, bronz ya da cam ve kuvars gibi çeşitli malzemelerin bilezik yapımına uygulanmasıyla, takı sanatındaki gelişime paralel olarak, bilezik üretiminde de yeni gelişmeler ortaya çıkmış. Bilezik halkaları kimi zaman burkulmuş ya da düz boru olarak, kimi zaman da şeritler halinde şekil bulmuş, antik çağ kuyumcularının parmaklarında.
Helenistik dönemde ele geçirilen topraklardan sağlanan yeni malzemeler (sedef, inci vb.), yeni konular ve yeni teknolojilerle takı yapımında önemli bir devrim gerçekleşmiş. Zenginleşen üst tabakanın ve ticaretle uğraşanların estetik açıdan kaliteli takılara yönelmesi, bu ürünleri sanat eseri olarak kabul etmeleri sonucunda, takılara olan ilgi artmış ve özenli ve ince işçilikli takılar yapılmış. Bu dönemin takı gereksinimini karşılamak için oluşturan en önemli kuyumculuk merkezleri, Anadolu'da Lampsakos (Lapseki), Antiokheia (Antakya) ve Mısır'da İskenderiye'dir. Bu dönemde kuyumculuk tam anlamıyla renkli bir hal almış. Zümrüt, yakut ve granat gibi taşlarla süslenen takılar; incilerle, sedeflerle düşsel bir görünüme bürünmüş. Takılarda kabartmalı mitolojik figürlerden, aslan, yı****, kuş, vb gibi hayvan motiflerine kadar her konu özgürce kullanılmış. Ayrıca ipek püskül görünümünü veren sarkaçlardaki zarif işçilik sayesinde takılar daha sanatsal ve daha popüler bir görünüme kavuşmuş. Bu dönemde üretilen bileziklerde, hayvan başı olarak yapı**** bilezik uçlarında çeşitlilikler görülür. Aslan başının yanı sıra, koç, dana, keçi, sfenks, boğa ve köpek başları da sıkça görülür. Ayrıca bileği ya da pazıyı birkaç defa saran, tamamı yı**** formunda yapılmış olan bilezikler ve pazıbentler de bu döneme ait takılardandır. Bileziklerin orta kısımlarına telkâri süslemelerle yapı**** ve günümüzün gemici düğümünü andıran "Herakles düğümü" motifi, bileziklerde ve kolyelerde sıkça karşımıza çıkar günümüz müzelerinde. Sabır ve özen gerektiren bu tip bileziklerin işçiliğini görünce, ister istemez tartışmasız bir hayranlık uyanıyor eski kuyumcu ustalarına, takı sanatçılarına... M.Ö. 3. yüzyılda bilezik yapımında ortaya çıkan bir diğer yenilik ise menteşeli ve kilitli bileziklerdir. Bu tip bileziklerde daha değerli taşlar ve daha çok altın kullanılır.
Romalılar da Herakles düğümü motifini severek kullanmaya devam etmiş. Bunun yanı sıra, yı**** figürlü bilezikler de eski dönemlerdeki kadar rağbet görmüşler. Cam ya da renkli boncuklardan yapılmış bileziklerle birlikte, değerli taşlarla süslenmiş bilezikler de bu dönemin önemli bilezik formları arasında yer almaktadır. Halkın kullandığı basit bilezikler arasında, düz altın levhalardan yapı**** bilezikler ve altın tellerle yapılmış sade bilezikler de sayılabilir. Bizanslılar'ın üretmiş oldukları bileziklerde daha basit halkalar kullanılmış. Bu halkaların bazıları mine işçiliği ile renklendirilmişse de Bizans bilezikleri Yunan ve Roma bileziklerinde görülen ihtişam ve renklilikten uzak, daha basit bileziklerdir.
Ait olduğu kültür ne olursa olsun antik çağlarda üretilmiş olan bilezikler günümüzde görenleri hayrete düşürüyor aradan geçen zamanı hiçe sayarcasına. Zamanında tanrıçaların ya da ölümlü kadınların narin bileklerini süsleyen zarif bilezikler, bugün hala kuyumcu ustalarının ya da tasarımcılarının vazgeçemedikleri takılar arasında yaşamlarını sürdürüyor.

Hiç yorum yok: