Bu Blogda Ara

18 Nisan 2007

AMİSOS HAZİNELERİ

Doğu Karadeniz’in yeşilliklerine; capcanlı insanları, bereketi ve lezzetlerine doğru uzanırken, elbet bir gün yolunuz Samsun’a düşecektir. Peki Samsun’un antik mücevherlerini keşfetmek için rotanızı özellikle bu kente doğrultmaya ne dersiniz?

Zamanın 21. yüzyıla ve ötesine akışı; 1995 Kasımında Samsun’un merkezindeki yol hafriyatında ortaya çıkan bir geniş delikte bulunan ve MÖ IV. yüzyıla ait değerli eşyalarla dolu mezarlarla çakışıveriyor. Anadolu’nun her ne kadar artık olağan karşılansa da olağanüstü arkeolojik bereketinin sürprizi bu. Amisos sikkeleri olarak koleksiyoncuları heyecanlandıran ve antik çağın en gelişmiş sikke darphanelerine ve ünlü seramik atölyelerine sahip olan Amisos kenti, 2100 ila 2400 yıl öncesinin zengin yaşam kültürünün merkezlerinden günümüz Samsun’una bir pencere açıveriyor toprağın altından.
Aslında Samsun kentinin geçmişi, birbiri ardına yaşanan acı savaşlarla yüklü. Amisos Hazinesi, Samsun Müzesi araştırmacılarının, M.Ö. IV. yüzyıla; kentin yönetiminde başarıya ve berekete kavuştuğu döneme tarihlendirdiği cam, mermer, madeni ve pişmiş toprak eserler ile M.Ö. I. yüzyıla tarihlenen altın süs eşyalarından oluşan 64 parçalık bir hazine.
Samsun Müzesi yetkililerinin araştırmasına göre, bulunan boşluk iki ayrı dönemde kullanılmış bir aile mezarı. Araştırma kayıtlarında bu şöyle belirtiliyor: “Konklemera tipi kaya kitlesinin oyulması ile yapılmış, tavan-taban ve duvarları horasanla sıvanmış 5x5 metre ebadında 2.30 metre yüksekliğindeki mezar odası içerisine yerleştirilmiş beş adet mezardan üçünün kullanıldığı, ikisinin boş olduğu görülmüş ve böylece burasının bir aile mezarı olduğu tespit edilmiştir. Kullanılmış olan üç mezardaki iskeletlerin oluşturduğu buluntuların incelenmesinden, birinin erkek ikisinin kadın mezarı olduğu; ayrıca altın ziynet eşyaları (ölü hediyeleri) çanak-çömlek, cam ve mermerden yapılmış arkeolojik eserlerin ilk inceleme ve değerlendirilmelerinden, erkek mezarının Pontus Krallığı’nın en üst düzeyindeki yöneticilerinden birine (kral, komutan, prens gibi), kadın mezarlarından birinin bu ünlü kişinin eşine, diğerinin de kızına ait olabileceğini düşünmekteyiz. İnsitu halde bulunan mezarda ölü hediyelerinin (takılarının) uygun yerlere yerleştirildiği görülmüştür (taç kafa üzerinde, kolye boyunda, küpeler kulak hizasında vb.)”
Bu insanlar; cam, mermer, madeni ve pişmiş toprak eşyalar yanında iktidarlarının ve zenginliklerinin sembolü olarak som altından, incelikli el işçiliğiyle hazırlanmış eşyalar ile hediyelendirilmişler mezarlarında: İktidarlarının simgesi defne yapraklarıyla şekillendirilmiş taç, zafer tanrıçası Nike sembollü küpeler, kadın başı, aslan başı gibi süslemelerle bezenmiş bilezikler, bileği saran yı**** şeklinde bilezikler, sarkık zarif zincirleriyle saç bağı, elbise süsleri, sedef ve yakut kakmalı düğmeler, kolyeler, zil şeklinde bir parça, bir sarkaç.
Som altın eşyalar yalnız zevk ve zenginliği değil, mitolojik hikayeleri ve inançları da yansıtıyor. Baş süslerinden küpelerde Eros var. Zafer tanrıçası Nike de küpeleri süslüyor. Hayat, her şeyden önce hava alabilmeye bağlı olduğu için, gökyüzünde uçan kuşlar kanatlarıyla hayatın ruhunu simgelemiş. Kanatlarla uçmanın, hayatın ölüme karşı zaferi olduğuna inanılmış. Böylece, Nike tanrıçasının zaferin müjdecisi olduğuna inanılmış. Nike tüm diğer tanrıçalar gibi uçar, biçim değiştirir, gelecekten haber verir. Eski Yunanların askeri zaferlerini simgeler, bu zaferlerin görkemli kutlamalarını düzenlediğine inanılır. Eski Yunan kültüründe rekabetin ne denli önemli olduğunu hatırlatır. Hazinedeki elbise süsü plakaların on tanesinin üzerleri, hippokampos denilen yarı at yarı balık şeklindeki yaratıkların üzerinde oturarak lir çalan Nereidlerin kabartmaları ile süslü. Nereidler, Akdenizli balıkçıları çok tehlikeli fırtınalarda koruduğuna inanı**** deniz perileri. Gelecekten haber verirlermiş. Antik Yunan sanatında, Hippokamposlarla birlikte denizlerin tanrısı Poseydon’un etrafında betimlenmişler. Meduza kabartmalı düğmeleri, gözgöze gelindiğinde taşa döndüren Meduza, elbiseyi giyeni koruyormuş anlaşı****.
Amisos Hazinesi Samsun Müzesi’nde, olağanüstü güzellikteki Roma taban mozaiklerinin hemen yanında sergileniyor. Samsun’un Romalı halkından yadigar.
Samsun’un halkları hakkında küçük bir hatırlatma yapalım. Samsun, MÖ VI. yüzyılda muhtemelen Milet (Miletos) ve Foça’dan (Phokaia) gelen İonyalı Greklerin kurduğu Sinop gibi önemli bir Karadeniz liman kenti olarak “Amisos” adıyla kurulmuş. Kızılırmak (Halys) ve Yeşilırmak (İris) nehirlerinin arasında, deniz kenarında, bir tepenin üzerinde yer almış. Açık bir liman görünümünde olan kent, Helenistik dönemde de Sinop’un (Sinope) geçmişine benzer şekilde, Pontus Kralı VI. Mithridades Eupator hükümdarlığı sırasında refaha kavuşmuş, tapınaklar ve diğer yapılarla donatılmış. Ne var ki, M.Ö. 71’de Lucullus komutasındaki bir Roma Ordusu Kral Mithridades’i burada sıkıştırarak, kenti yakıp kül etmiş. Ancak Komutan Lucullus, bir antik Yunan kentini yıkmış olmaktan dolayı duyduğu vicdan azabıyla Amisos’u yeniden inşa ettirip evsiz kalan halkına yeniden ev tahsis edilmesi emrini vermiş. Kent kısa zamanda yeniden kurulup, 15 yüzyıl boyunca Doğu Karadeniz’in ana limanı olma özelliğini korumuş.
Yaklaşık 1194’te Selçukluların aldığı kent, Türklerin koydukları Samsun adıyla anılmaya başlamış. Osmanlılar Samsun’u 1425’te aldıklarında, siyasi ve ticari açılardan anlaşamamış olacaklar ki, Cenevizliler kendilerine ait yerleri ateşe verip deniz yoluyla kentten ayrılmışlar.
Samsun’a gittiğinizde, iki yıl önce Türkiye’nin en güzel sahil yollarından birine kavuşan kentte; Atatürk Müzesi’ni, cumhuriyetin simgelerinden Bandırma Vapuru’nu da görebilirsiniz. Sahilde demirleyen Yalova Vapuru ise Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiş ve şık bir restoran olarak değerlendirilmiş. Deniz mahsulü lezzetlerin yanısıra Karadeniz mutfağının fasulye turşusu kavurması ve mısır ekmeği için de Yalova Vapuru doğru adres. Meşhur yumurtalı Samsun pideleri ise Amisos hazineleriyle göz zevkinizi tatmin ettikten sonra gezinizin lezzet duraklarından birini oluşturmaya aday.

Hiç yorum yok: